Türk Sosyal güvenlik sistemindeki yaşlılık sigortasını inceleyen bu Alokasko yazısında, 2008 yılında tüm hükümleriyle yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının yaşlılık sigortası ile alakalı maddelerini, ele aldığı yenilikleri ve eskiye kıyasla oluşan farklılıkları ortaya koymayı amaçlamıştır.
Yaşlılık; kişinin hayatının son zamanlarında karşılaştığı, çalışma gücünü kaybettiği, gelir azalmasına neden olan ve özellikle sağlık masraflarının artışı yüzünden gider çoğalmasına yol açan sosyal bir risk olarak tanımlanmaktadır. Yurdumuzda, sosyal güvenlik sistemi ile bu riskin meydana getirebileceği maddi giderleri karşılamak maksadıyla yaşlılık sigortası adı altında bir güvenceyi sigortalı çalışanlara tanımaktadır. Fakat, sosyal güvenlik ödemelerinin önemli bir bölümünü oluşturan yaşlılık maaşının, hangi yaştan itibaren alınması gerektiği tartışma konusu olmuş ve yaş sınırlarında önemli değişiklikler yapılmıştır.
Bu değişikliklerin temelinde mali olarak sıkıntıya giren sosyal güvenlik sisteminin sürdürebilirliğini sağlamak maksadıyla olmuştur. Ülkemizde de yaş sınırları arttırılmış, yaşlılık aylığı hesaplama yöntemleri ve aylık bağlama oranlarını düşürülmüş ayrıca prim oranları yükseltilerek sosyal güvenlik sistemindeki aksaklıklar çözülmeye çalışılmıştır. Yaşlılık sigortasının ana kriteri, sigortalılara, gelirlerinin azaldığı ve giderlerinin arttığı yaşlılık zamanında yaşamlarını sürdürme ettirebilecek şekilde bir maaş temin edebilmektir.
Yaşlılık aylığına hak kazanabilmek için, belirli bir sigortalılık zamanı içerisinde belirli miktarda prim ödemek ve belirli bir yaşa gelmiş olmak şartına bağlıdır. Bazı özel durumlarda bu koşullarda değişiklikler olabilmektedir. Örneğin, engellilerin durumu başkaca farklı koşullar içermektedir. Ya da, çalışma şartları daha ağır olan işlerde çalışanlara tanınan fiili hizmet süresi, yurt dışı çalışmalarının karşılığındaki hizmet borçlanmaları, genel koşulları etkileyen ana durumlardır. Bu makale içerisinde genel koşullarla ve bu gibi özel koşullara da işaret edilmiştir.
Yaşlılık, ekonomik açıdan gelir kaybına ve sağlık masraflarının artması nedeniyle gider artışına yol açan ve toplumsal olarak sosyal güvenlik ihtiyacının en belirgin olarak kendini gösterdiği, en kapsamlı ve uzun bir sürece ihtiyaç gösteren toplumsal risktir denebilir. Bu sebeple diğer risk faktörleri karşılaştırıldığında, dünya ülkelerinde ilk sırayı, yaşlılığın ekonomik ve toplumsal zararlarını gidermeye yönelik programlar almaktadır.
Yaşlıların korunması ile alakalı programlar başlangıçta parasal ve yönetsel güçlükler olmaksızın yürütülebiliyorken, değişen ekonomik koşullar altında, bunların ancak çok iyi planlanmış güçlü sosyal güvenlik sistemleri çerçevesinde yürütülebileceği anlaşılmıştır. Çeşitli yaş gruplarının geleneksel olarak miktarları dikkate alındığında, yaşlıların nüfus içinde çok daha geniş bir yer tutmaya başlamasının da bu sonuca varılmasında etkilin rol aldığı söylenebilir. Özellikle ortalama yaşam beklentisinin yükselmesi, iş piyasasındaki değişiklikler ve esnek ya da atipik çalışma ilişkilerinin iş piyasasına hâkim olması ile, cinsiyetin oynağı rol nedeniyle yardım sistemlerinin bu yeni durumlara uyum sağlaması ihtiyacı olarak ortaya çıkmaktadır.
Yaşlılık ve emeklilik
Yaşlılık, hayat süresinin doğal ve gelinmesi gereken son dönemi olarak tanımlanabilirken, emeklilik bu durumun bir sonucu olarak nitelendirilebilir. Bu terim, belirli süre içerisinde bir işe emek vermiş olan bireylerin bu çalışmalarının karşılığı olarak ödüllendirilmesi anlamında emeklilik aylığına erişmeleri da ifade ettiğinden, sadece primli sosyal güvenlik sistemlerinde kullanılabilir. Belirli bir süre çalışma ve sosyal güvenlik sistemine katkıda bulunmanın gerekli olmadığı primsiz rejimlerde ise emeklilik terimi doğal olarak kullanılmaz.
Yaşlılık, sigortalanması gereken risk faktörünü; emeklilik ise bu riskin gerçekleşmesi durumunu bahsettiğinden, riske karşı korumanın yaşlılık sigortası adı altında düzenlenmesi, bu durumun sonunda bağlanacak aylığın ise emeklilik maaşı olarak tanımlanması isabetli olacaktır. Yaşlıların korunması bakımından ülkemizde esas itibariyle sosyal sigorta sistemi uygulanmaktadır. Primli rejim olarak da nitelendirilen bu sistemde kişilerin aktif dönemlerinde sosyal sigorta kapsamında bir maaşlı bir işte çalışması ve prim ödemiş bulunması esas olduğundan bazı grupların sistem dışında kalması söz konusudur. Bu sebeple kapsam sorunu emeklilik sistemindeki problemlerin başında gelmektedir.
Sosyal güvenlik, tartışmasız bir ihtiyaç ve temel kişi hakkı olarak bahsedilmektedir. Sosyal güvenlik uygulamalarında, iş kazası sigortasından sonra, ikinci sırada gelen yaşlılık sigortası ve yaşlılık maaşı uygulaması da tartışılan konuların başında gelmektedir. Her insan için kaçınılmaz bir sosyal risk olan yaşlılık, bu çalışmada sadece primli sosyal güvenlik rejimi olan, sosyal sigortalar ile ele alınacaktır. Yaşlılıkla ortaya çıkan psikolojik ve ekonomik sorunlar makalemizin dışında kalacaktır. Dünya genelinde emeklilik yaşı uygulaması, uzun zamandan beri tartışılan konu olmakla beraber, tartışılmaya da devam edilecektir. Nüfusun hızla artması, ortalama yaşam süresi beklentilerinin artması, sosyal güvenlik kapsamının genişlemesi, bütün ülkelerdeki sosyal güvenlik sistemlerini zorlayan sebeplerdir. 1992’li yıllarda sosyal güvenlik sistemleri birtakım krize girmiş ve bu kriz sonunda önemli yenilikler yapılmıştır.
Dünyadaki problemlere paralel olarak, Türkiye’deki sosyal güvenlik sistemleri de krize girmiş, krizden çıkmak için reform adı altında birçok kanuni değişiklikler yapılmıştır. Yenilik çalışmalarının en önemli bileşeni, emeklilik sisteminin yeniden yapılandırılmasına ilişkindir. Yenilik çalışmaları tek bir emeklilik sisteminin kurulması üzerine neticelendirilmiştir. Söz konusu sistem emeklilik programının sürdürülebilirliği amacıyla, emeklilik yaşı, aylık oranı, aylıkların hesaplanması gibi konularda yeni esasları içermektedir. Dünyaya paralel olarak Türkiye’de de Sosyal Güvenlik Kurumlarının açıklarının her yıl büyümesi ve zorunlu olarak bu açıkların bütçeden yapılan transferlerle kapatılmaya çalışılması, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı, sistemin sorunlarını çözmek maksadıyla, yeni bir sosyal güvenlik modeli arayışına yöneltmiştir.
Sosyal güvenlik hakları açısından 5510 sayılı Kanun dışında, anılan diğer yasaların çok sayıdaki hükmü ile bu kanunun yürürlüğe girmeden önce memur olanlar açısından 5434 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılmış tüm hükümlerinin uygulanması söz konusu olacaktır. Bu konu, yönerge dağınıklığını ortadan kaldırarak, tek kanun ile sigortalılar arasındaki norm ve standart bütünlüğü sağlama maksadıyla gerçekleştirilmek istenen yeniliklerin ne denli başarısız olduğunu ve yeni bir mevzuat ortaya çıkardığını çok açık olarak gözler önüne elbette ki sermektedir.
Tüm bunların yanında bahsetmemiz gereken ve geleceğinizi teminat altına almak için en ideal seçeneklerden biri bireysel emeklilik sistemidir (BES). BES ile geleceğinizi garanti altına alarak yaşlılığınız dönemini daha rahat ve konforlu geçirebilirsiniz. Bireysel emeklilik sisteminde yapılacak her birikim için % 25 devlet katkısı hesabınıza eklenir. Her bütçeye uygun planlar ile hem kendinizin hem de sevdiklerinizin geleceğini güvence altına alabilirsiniz. Birikimlerinizi aylık, 3 aylık veya 6 aylık olarak yapabilir, her hangi bir sebepten BES hesabınıza ara verebilir ve istediğiniz zaman birikim yapmaya tekrar başlayabilirsiniz. Yatırımlarınıza erken yaşta başlayarak emeklilik döneminde alacağınız hakkedişin daha yüksek olmasını sağlayabilirsiniz. Buraya tıklayarak formu doldurun sizi sigorta uzmanlarımız hemen arasın..