1. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE GİRİŞ
Sürdürülebilirlik terimi ilk kez 1992’de, ilk BM Çevre Konferansı sırasında kullanıldı. Konferansta verilen sürdürülebilirliğin tanımı şudur: Mevcut neslin ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını gerçekleştirme olanağından ödün vermeden karşılamaya muktedir bir kalkınma modelinin durumu.
Her şeyden önce ekolojiyi merkeze alan bu ilk tanımdan başlayarak, terim kademeli bir evrim geçirmiş ve günümüzde çevreyi içine alan ve onu ekonomi ve toplumla ilişkilendiren daha geniş bir anlamla kullanılmaktadır.
Geleneksel kalkınma modeli, kaynak kıtlığı ve kirliliğin günlük hayatımıza girdiği geçen yüzyılın ortalarında krizin ilk belirtilerini gösterdi.
Sera gazları, sera etkisi ve doğal kaynakların yoğun kullanımı sonucu oluşan ozon deliği hakkında konuşmaya ve insan-çevre ilişkisini yeniden düşünen kalkınma modellerini incelemeye başladık.
Sürdürülebilirliğin en derin anlamı budur: insan ve ekosistem arasında küresel bir denge kurmak, çevreyi koruyan ve mevcut ve gelecekteki ihtiyaçları garanti eden bir kalkınma biçimine hayat vermek önem arz ediyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA İÇİN DENGELİ ÇEVRE, EKONOMİ VE TOPLUM
Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma, insanların yaşam kalitesini hesaba katan ve üç bileşen etrafında dönen yeni bir refah fikriyle bağlantılıdır:
- Çevresel sürdürülebilirlik: kaynakların kullanımında sorumluluk;
- Ekonomik sürdürülebilirlik: gelir ve iş yaratma yeteneği;
- Sosyal sürdürülebilirlik: güvenlik, sağlık, adalet ve zenginlik.
Sürdürülebilir kalkınmanın amacı, çevre, ekonomi ve toplum arasındaki ilişkiyi sürekli dengede tutmak, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak ve insanlar için daha iyi yaşam koşullarını garanti etmektir.
2. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK SENARYOLARI
Sürdürülebilir kalkınma modelleri doğaya ve insanlara saygıdan ilham alır: çevresel etkiyi sınırlar, dünyanın kaynaklarını sorumlu bir şekilde kullanır ve gezegeni oluşturan tüm bireyler arasındaki engelleri ortadan kaldırır.
YEŞİL EKONOMİ: SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR KALKINMA MODELİ
Yeşil Ekonomi bir sürdürülebilir büyüme modelidir ve Birleşmiş Milletler tarafından verilen tanım şudur:
Yeşil Ekonomi, çevresel riskleri ve ekolojik kıtlıkları azaltırken, insan refahını ve sosyal eşitliği üreten bir ekonomidir. En basit ifadeyle yeşil ekonomi, düşük karbonlu, kaynakları verimli kullanan ve sosyal olarak kapsayıcı bir ekonomi olarak düşünülebilir.
Dolayısıyla soyut bir ideal değil, her eylemimizin çevre üzerinde bir etkisi olduğu bilinciyle yola çıkarak herkesin katkıda bulunabileceği bir kalkınma modelidir.
Hepimiz eylemlerimizin kalitesini iyileştirerek çevre üzerindeki etkimizi azaltabiliriz. Ayrı toplama yapabilir, plastik kullanımını azaltabilir, gıda ve enerji israfını önleyebilir, ikinci el ürünler satın alarak atmosfere karbondioksit salınımını sınırlayabiliriz.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ DESTEKLEMEK İÇİN İKİNCİ ELİN EKONOMİSİ
İkinci el veya ikinci el nesnelerin alınıp satılmasının çevre üzerinde çok büyük faydaları vardır: CO2 emisyonlarını azaltır, yeni malzeme ve enerji kullanımını sınırlar.
2017 yılında ikinci el sayesinde 4,5 milyon ton CO2 , 245.927 ton plastik, 1.6 milyon ton çelik, 153.830 ton alüminyum tasarrufu sağlandı.
Kullanılmış bir nesneyi yenisine tercih ettiğimizde, çevresel etkiyi azaltmak için somut bir jest yaparız, herkesin iyiliğine ve geleceğine katkıda bulunan bir jesttir.
CO2 EMİSYONLARINI AZALTMAK İÇİN TAŞIMACILIKTA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Diğer bir ekolojik uygulama da sürdürülebilir hareketliliktir: yürümek veya bisiklete binmek, araba paylaşımı veya bisiklet paylaşımı kullanmak, toplu taşımayı tercih etmek ve arabanızı garajda bırakmak, bunların hepsi atmosferdeki sera gazı emisyonlarını azaltan eylemlerdir.
Sera gazları, dünyanın sıcaklığının yükselmesine neden olur ve küresel ısınmanın nedenlerinden biridir. Başlıca sera gazları, esas olarak fosil yakıtların yanmasından kaynaklanan karbondioksit emisyonlarıdır.
2018 yılında havadaki sera gazlarının varlığında %2 büyüme ile negatif rekor kırdık. Fosil enerji kaynaklarının yoğun kullanımından kaynaklanan bir artış: Havadaki karbondioksit emisyonlarını ve sera gazı emisyonlarını azaltamazsak, iklim değişikliğinin etkisi gezegen ve insanların sağlığı üzerinde feci etkiler yaratacaktır.
3. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Son yıllarda, giderek şiddetlenen hava olaylarına tanık olduk: sıcak hava dalgaları, kuraklık, şiddetli yağmurlar, fırtına dalgaları ve seller. Bazılarının yüzeysel olarak kötü hava terimiyle etiketlediği bir dizi olay yaşandı.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KÖTÜ HAVA
Kötü hava ve iklim değişikliği arasında bir ilişki var mı?
Aşırı hava olayları iklimin değişkenliğine girer, ancak meydana gelme sıklığı dünya bilim camiasını hemfikir kılar: iklim değişikliği iklimi değiştirir ve bizi giderek daha sık görülen kötü hava olaylarına maruz bırakır.
TÜRKİYE’DE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
2018 yılında ülkemizdeki hava olayları bir insanlık dramı ve bir çevre trajedisinin ana hatlarını aldı. Çevresel felaketler, iklim değişikliğine ve küresel ısınmanın etkilerine karşı hâlâ hazırlıklı olmadığımızı gösteriyor: Önlemenin önemini hafife alıyoruz ve iklim değişikliğinin sonuçları bölgemizi çok etkiledi.
Her bir vatandaşın sorumluluğundan başlayarak, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için tüm girişimleri uygulamak giderek daha acil hale geliyor. Dünyayı kurtarma ve yaşanabilir bir gezegeni gelecek nesillere devretme olasılığı her birimizin elinde: yeniden kullanım, geri dönüşüm, israftan kaçınma, eko-sürdürülebilir mobiliteyi seçme, herkesin ulaşabileceği çözümlerdir.
4. GEZEGENİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKLE KURTARIN
Dünyayı kurtarmak için, örneğin alternatif kaynaklarla üretilen temiz enerjiyi seçerek, sürdürülebilirlik kavramını bizden ve evlerimizden uygulamaya başlamamız gerekiyor.
YENİLENEBİLİR ENERJİLER
Geleneksel enerji kaynakları tükeniyor ve gezegenin geleceği giderek daha fazla yenilenebilir enerjiye bağlanıyor. Enerji kaynakları yenilenemez ve yenilenebilir
enerji kaynakları olarak ikiye ayrılır: Yenilenemeyen enerji kaynakları tükenme eğilimindedir, zamanla yenilenmez ve çevre üzerinde ikincisinden daha fazla etkiye sahiptir. Yenilenebilir kaynaklar ise tükenmezdir ve doğal kaynakların kullanılabilirliğini etkilemez.
Yenilenebilir kaynaklar, herkes için temiz, ucuz ve erişilebilir enerji kaynaklarıdır. Yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerji türleri nelerdir bir bakalım:
- Güneş enerjisi;
- Rüzgar enerjisi;
- biyokütle;
- Jeotermal enerji;
- Hidrolik enerji.
Hızla büyüyen alternatif kaynaklar arasında, fosil yakıtlarla üretilen enerjinin yerini giderek artan bir şekilde alan rüzgar ve fotovoltaikler, daha yeşil olmak ve gezegenin sağlığına katkıda bulunmak istediğimizi kanıtlıyor.
Ev için yenilenebilir enerji, ekolojik ayak izini veya dünya kaynaklarının insan tüketimini, onları yenileme kabiliyetine kıyasla azaltmayı mümkün kılar. Su tasarrufu yapmak, tek kullanımlık kullanmaktan kaçınmak, bisiklete binmek, kağıt kullanımını azaltmak, plastik ve alüminyumu geri dönüştürmekle aynı büyük değere sahip küçük bir eylem.
Sürdürülebilirlik, çevreyi korumak ve bizden sonra gelecek insanlarla ilgilenmek için her birimizin üstlenebileceği bir sorumluluk ve taahhüt eylemidir.